Çağlar Arası Bilgi Aktarımı 

İnsanoğlu dünyaya merakla geldi. Nerden geldiğinin nereye gideceğinin niçin geldiğinin merakıyla. Bu merak ilk insanda giderilse de o dönemde iletişim olanağı pek olmadığından bilgi iletiminde sıkıntı oldu. Meraklar doğrultusunda kimine göre tek kimine göre çok olan “Tanrı” kavramı ortaya konuldu. Bu Tanrı kimine göre Güneş kimine göre taş kimine göre insan kimine göre tek ve bilinmeyendi. Çoğu,Tanrı’dan geldiğine inanıyordu ama geri Tanrı’ya dönüleceğini savunan pek az kişi vardı. Bu durum birçoğunun içini ürpertirken ölümden sonra yaratılışın olduğuna inananların içini rahatlatıyordu. Sıra niçin geldiklerini düşünmeye geldi. Her kafadan “ibadet etmek için yaratıldık”, “boşuna yaratıldık”, “Tanrı bizi yarattı sonra başıboş bıraktı” gibi sesler yükseldi. Kim haklıydı bilinmiyordu çünkü hepsinden farklı sesler çıkıyordu. Sonra gök gürüldedi ve Tanrı’nın kızdığına inandılar dini fazla sorgulamaya korktular. Fazla ileri gittiklerinde felak olacaklarına inanıyorlardı çünkü.  Güneş açtı bu Tanrı’nın mutlu olduğunun göstergesiydi yağmur yağması ise üzgün olduğunun. Tanrıyı çoğullaştıran bu kesim bunlara Eros,Hades,Zeus,Ares gibi isimler taktılar ve bu döneme “Tanrılar Çağı” dendi.

Bu düşünce yapısı savaşlara ve yönetime de etki etti zamanla. Krallar,sultanlar Tanrı’nın gölgesi iken firavunlar Tanrı’nın kendisi sayılıyordu. —Bu durumu fazla abartan Pompeii halkıda hem Tanrı’ya başkaldırışından hem sapkınlığından dolayı yok oldu.— Bencillerle tekçillerin savaşı başladı devamında. Kim haklı hâlâ belli değildi. Eğer belli olsaydı çekişmeler olmazdı çünkü. İki farklı düşüncenin hüküm sürdüğü bu dönemde savaşlar hiç kesilmeden devam ederken kendi düşüncelerini savunmak adına,Kürşad, Cengizhan, Mete Han,Jül Sezar,Diokletian,Herakleios gibi kahramanlar türedi. Her iki tarafın cengaverce savaştığı bu döneme “Kahramanlar Çağı” dendi.

Bencil ve tekçillerin hüküm sürdüğü bu dönemde bir diğer unsurda kendi sözlerini geçirmek isteyen papalardı. Bunlar kendilerine karşı çıkanları,dine karşı çıktıkları gerekçesiyle öldürüyorlardı. Bilginin kısıtlı olduğu bu dönemde birçok filozof  kaybedildi. Yine aynı dönemde hoşgörü politikasıyla Doğu birçok filozof ağırladı. Bu durumu görenler papa yönetimini yıkmaya karar verdi. Bunlar gücünü eğitimden ve zenginlikten alan burjuva sınıfıydı. Burjuva sınıfı çoğu yerde sesini duyurduğundan papalığı yıkmakta pek zorlanmadı ve tekrardan bilgi özgürlüğüne kavuştu. Bilginin özgürlüğüne kavuştuğu bu döneme “Akıl Çağı” dendi.

Bu Akıl Çağı günümüze dek geldi. Tabi diğer dönemlerden de kesitler barındırdı içinde. Mesela Tanrı Çağı’ndaki yarı insan yarı tanrı modeli burda yarı öğrenci yarı öğretmen oldu. İnsanlar öğrenirken öğretmeyi bildi,yaptığı her hatadan bilgiler edindi. O hataya düşmemeleri için diğerlerini bilgilendirdi. Bu böyle nesillerdir süregeldi. Kahramanlar Çağı’ndaki gibi kahramanlar türetti bunları tek çatı altında toplayarak “psikolog” dedi. Psikologlar onlar için kafalarındaki sorunları rahatlatma kaynağıydı. Ama ruhlara hakim olamayan psikologlar zihin okumakta hiç iyi değildi. Bu yüzden psikologlar bu dertli insanlar için oyalama kaynağından başka bir şey değildi. Böylece psikologlar, gelen bunalımlı insanları oyalayarak daha çok para kazanma derdindeydi. Kendi içinde de birçok değişime yol açan Akıl Çağı kendi söyledikleri dışındakilere kulak kapatan insanlarla doluydu. Bu durum ilk çağlardaki gibi kimin doğru kimin yanlış olduğunu baya zorlaştırıyordu. İnsanlar doğruyu unutup kendi yalanlarına inanmaya koyuldu ve cahil bir toplum var oldu.

Bu cahil toplum ne öğretmen ne öğrenci tanırdı bu yüzden hep yanıldı. Bilgilerini sürdürecek kahramanlar da pek azdı bu yüzden kültür diye bir şey kalmadı. İnsanlar kimseyi dinlememekte baya ısrarcı olmakla beraber internetteki yalan haberlere kanmaya başladı. Oradaki yalan haberlerle kardeş bildiği kişilere söylenmeye başlarken bu durumun içinde yanan gerçekleri de görmemeye başladı. Aklın yerini internet almış, gerçek sanallaşmıştı. Bu yüzden görmezden gelinen birçok şey vardı. Her ne kadar rahatsız olduğunu söyleseler de bulunduğu durumda rahat takılan birçok insan git gide bilginin tadını almamaya başladı.


YAZAR- ŞAİR OSMAN BOZ’UN KALEMİNDEN

Related posts

Leave a Comment